TiYaTRo KaRNaVaL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TiYaTRo KaRNaVaL

HAYAT BİR SAHNE İSE, TİYATRO HAYATTIR;
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 107
Yaş : 31
Nerden : ANTAKYA
Kayıt tarihi : 07/01/09

ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE Empty
MesajKonu: ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE   ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE EmptyPerş. Ocak 08, 2009 8:37 pm

2. Perde/1. Tablo
Leyla-Emin-Faruk-Melek-Erkin
Yer aynı. Leyla masasında oturur. Başını elleri arasına almış, düşünüyor. Yavaş yavaş başını kaldırır, çevresine bakınır ve telefonun tuşlarına basar.
Leyla: Alo! Ha, Özge! Bu gece sana geleceğim. Kaçta evde olursun? Olur. Hiç sorma Özgeciğim! Ne kadar kafası oynak varsa benim başıma toplandı. Erkin’in de kafası oynaktır. (Emin girer ve kapıda bekler) Daha okulu bitirmedi, bir ay sonra sınavları başlayacak, bizim şirkete işçi olmaya kalkışıyor. Sen bizim patronu tanımazsın Özge. E, vallahi onu bir gün bile tutmaz burada. Ha, aralarında hanım bir kız var. Onu almaya düşünürüm. Bütün vasıtaları kapsayan ehliyeti var. Üç yabancı dil biliyor. Dünyayı gezmiş bir kadın. (Arkasında birileri olduğunu hisseder ve döner) Neyse… Kapatmam lâzım. Bu akşam görüşürüz Özge… Ha… Buyurun Veysel Bey!
Emin: Şey Leyla Hanım! Çok çok çok özür dilerim. Sana karşı biraz…
Leyla: Sorun değil Veysel Bey. Fakat bilesiniz ki, diğer adaylara göre, puanınız yarı yarıya düştü.
Emin: Yapmayın Leyla anım! Vallahi bu işe çok ama çok ihtiyacım var.
Leyla: Diğerlerinin de var.
Emin: Ama benim, çok çok çok ihtiyacım var!
Faruk, girer: Tuh be! Gene geçildik.
Leyla: Daha geçilmediniz Faruk Bey!
Faruk: Demek biraz da olsa şansım var Leyla Hanım, ha?
Leyla: Dörtte bir…
Faruk: Ne? E, olmadı be Leyla anım!
Emin: Faruk! Nasıl konuşuyorsun öyle? Koskocaman sekretere sen nasıl ‘be’ diye hitap ediyorsun?
Faruk: Ben Leyla Hanıma ‘be’ mi dedim?
Emin: Evet. ‘be’ dediniz.
Faruk: Özür dilerim! Vallahi da billâhi da farkında değilim. Vay ağzım dilim kurusun vay! Ben nasıl böyle bir hata yaparım…
Emine: Kesin tartışmayı!
Faruk: (Diz çöker) Ne olur affet beni Leyla Hanım. Dilim ağzım kurusun farkında olmadım, yoksa öyle bir lâf ağzımdan çıkar mı?
Leyla: Tamam tamam sorun yok.
Emin: Leyla Hanım! Bir soru sorabilir miyim?
Leyla: Sorabilirsiniz Veysel Bey.
Emin: Faruk kardeşime kaç puan kestiniz?
Faruk: Ne? Puan mı? Nasıl? Ne gibi? Neden?
Leyla: (Yüksek) Kesin!
Melek, girer: Merhaba! Geciktim mi?
Faruk: E, biraz geciktiniz tır şoförü Melek Hanım.
Leyla: Yok yok. Tam zamanında geldiniz Melek Hanım.
Emin: Leyla Hanım!
Leyla: Gene ne var Veysel Bey!
Emin: Size bir şey sorabilir miyim?
Leyla: (Bıktın) Sorun bakalım!
Emin: Şu masanın üstündeki paket, daha önce de orada mıydı?
Leyla: (İrkilir) Paket mi? (Bakınır)
Emin: Şu paket işte!
Leyla: Yok!
Emin: E, acaba kim getirip koydu bu paketi?
Leyla: (Korkulu) Bilmem!
Faruk: Leyla Hanım! Acaba sizin, ya da patronun bir düşmanı var mı?
Leyla: Ne düşmanı? Ne demek bu?
Emin: Şey… Acaba benim düşündüğümü siz de mi düşünüyorsunuz?
Melek: Nasıl yani?
Faruk: İçinde ne var?
Emin: Çiçek mi, yoksa bomba mı?
Melek: Bomba mı?
(Leyla, masanın yanından kaçar. Diğerleri de korku içinde masadan uzaklaşırlar.)
Erkin, girer: Merhaba!
Leyla: Geri dur Erkin!
Erkin: Ne oldu?
Faruk, kulağına eğilir duyulacak şekilde: Masanın üzerinde bir paket var. Pakette ne var kimse bilmez, üstelik kimin koyduğunu da kimse görmedi.
Erkin: Ne yani şimdi bu pakette bomba mı var?
Emin: Olabilir de, olmayabilir de... Ne zaman, kimin tarafından oraya koyduğunu bilemeyiz. E, doğal olarak içinde ne olduğunu da bilemeyiz.
Leyla: Benim bir tek arkadaşım var.
Erkin: (Gururlanır. Gülümser. Kendi kendine) O da benim.
(Leyla, korkarak masaya yaklaşır, çantasını masanın üstünden kapar ve geri kaçar. Çantasını aceleyle açar, cep telefonu alır ve hemen numaralara basar. Herkesin gözü Leyla’da)
Emin: Polisi mi aradın?
Leyla: Aç be! Aç şunu! Ha, Özge! Sen bu gün bizim ofise geldin mi? Ne? Demek gelmedin ha? Yok. Bir şey olmadı Özge. Yok yok. Buraya gelmene gerek yok. Hırsızlık falan da yok Özge. Tamam kapatıyorum. Sonra gene ararım.
Melek: Polisi arasak?
Faruk: Ya pakette çiçek ve ya bir hediye varsa?
Erkin: Varsa var! Polis çağıralım!
Emin: İyi bir düşünce değil.
Erkin: Neden?
Emin: Bence pakette, güzel bir hediye var ve bu hediye Leyla Hanıma gelmiştir.
Erkin: E, öyleyse paketi açalım.
Melek: Ya içinde bomba varsa?
Faruk: Olabilir.
Leyla: Bunu buraya ne zaman, nasıl ve kim koydu. Ben Melekle yemeğe gittiğimizde her tarafı kapatıp, kilitlemiştim ve döndüğümde, anahtarımla açarak içeri girdim. Patron Yurt dışındadır. Sanırım karısı da yurt dışındadır… Yani eski karısı.
Erkin: Siz dışarı çıkın, ben çantayı açayım.
Leyla: Olmaz!
Emin: Peki, siz çıkın, ben açayım!
Faruk: Olmaz! Siz çıkın ben açayım şu paketi!
Melek: Maalesef ben öyle öneri sunamam arkadaşlar. Hayatımı boş yere riske atamam.
Faruk: Leyla Hanım! Şu üç kişinin puanları ne kadar arttı?
Leyla: Hiç!
Emin: Şimdi olmadı Leyla Hanım. Üç kişi canı pahasına, fedakârca sizin için…
Leyla: Ben hiç kimseden paketi açmasını istemedim. Hiç kimse de açmaya heveslenmesin! Bu hediye mi, yoksa bomba mı bilemeyiz. Bomba da olsa, çiçek de olsa hediye, hediyedir. Bu paket bana geldiyse… Tamam. Şimdi anladım. Bu işi Patronumun karısı yaptı. Yani eski karısı. Neden mi yaptı? Patron, ondan birkaç gün önce ayrıldı. İngiltere’deydi. Gizlice geldi ve…
Emin: Senaryo güzel Leyla Hanım ama ufak bir ayrıntı var.
Faruk: Ayrıntı mı?
Melek: Nasıl bir ayrıntı?
Erkin: Patron karısından ayrılmışsa, karısına… yani eski karısına anahtarı kim verdi?
Leyla: Doğru. Ben iki yıldan beri burada çalışıyorum ve patronumun eski karısının buraya geldiğini hatırlamıyorum. Eminim ofisin yerini bile bilmez.
Emin: Kendi senaryonuzu kendiniz yok ettiniz. Peki, patron İngiltere’de demiştiniz?
Leyla: Evet. Londra’da.
Emin: Bu ofisin anahtarı başka kimde var?
Leyla: Bir anahtar bende, bir de patronda var. Başka kimsede yok.
Emin: Patronun kesin olarak İngiltere’ye gittiğinden emin misin?
Leyla: Eminim. Eminim çünkü Kıbrıs’ta olsa, bir saniye bile ofisten ayrılmazdı. İşine düşkündür. Üstelik para kazanmayı çok seviyor. O Kıbrıs’ta olacak da, burada olmayacak ha? Asla olamaz! İmkânsız!
Faruk: Polisi aramaktan başka çaremiz yok.
Erkin: Bence de…
Melek: E, neden aramıyoruz ki?
Emin: Aramıyoruz çünkü polis geldiğinde paketi olduğu yerde patlatacak. Eğer içinde bomba varsa, bina olduğu gibi havaya uçacak. Peki, Leyla Hanım bunun hesabını nasıl verecek, bu bir… İki, ya pakette Leyla anıma bir hayranı tarafından hediye sürprizi yapmışsa… Örneğin şu paketin içine, cici bici iç çamaşırları konduysa?
Erkin: Lütfen ağzını bozma… Veysel Bey!
Leyla: Benim öyle bir dostum, arkadaşım yok… Veysel Bey! Şey… Bomba konusunda bilgi sahibi olan biri var mı aramızda?
Melek: Ben biraz anlarım. İspanya’da iken, bir kursa katılmıştım.
Erkin: Nasıl bir kurs?
Emin: Yoksa terörist miydin?
Melek: Terörist mi? Ne ilgisi var? Ben sivil savunma eğitimi almıştım.
Leyla: Eğer bu paketi ellemesek ve olduğu gibi bıraksak, ne zaman patlar?
Faruk: İçindeki bombaya ve düzenine bağlıdır.
Emin: Uzaktan patlatılabilinir. Bir baskı gördüğünde patlayabilir veya üstündeki ağırlığı alındığında patlayabilir.
Melek: Oho ho! Bu konuda, siz benden daha fazla bilgi sahibisiniz galiba?
Emin: Eh… Biraz bilgim var. Askerliğimi Komando olarak yaptım. (Az ara) Leyla Hanım!
Leyla: Efendim Veysel Bey!
Emin: Patron ne zaman dönecek?
Leyla: Üç gün sonra dönecek.
Faruk: Üç gün…
Leyla: Neden sordunuz Veysel Bey?
Emin: Üç gün ofisi katabilirsiniz.
Erkin: Peki ne olacak?
Melek: Ya üç gün içinde patlarsa?
Faruk: Kimse dokunmazsa patlamaz.
Emin: Ya patlarsa?
Melek: Patlarsa patlasın be! Biz burada ne bekliyoruz ki?
Leyla: Siz çıkabilirsiniz.
Faruk: Seni yalnız bırakacağımızı sanıyorsan aldanırsın Leyla Hanım.
Erkin: Bravo Faruk abi! Biz de seninle kalacağız Leyla Hanım.
Emin: Münhal işi ne olacak?
Melek: Önce iş yerini kurtaralım, münhalı sonra düşünürüz.
Leyla: Çıldırmak hiçtendir. Neden bu belâlar hep beni bulur?
Erkin: Herkes gitse bile ben hep seninle olacağım Leyla!
Emin: Erkin! Ne bu laubalilik?
Erkin: Sana ne?
Leyla: Evet Veysel Bey! Sana ne?
Emin: Sanırım sizin aranızda bir yakınlık var.
Erkin: Varsa var.
Melek: E, sana ne oluyor Veysel Bey?
Emin: Aynı işte olmaz öyle şey! Hele biri yönetici, biri yönetilen olursa hiç olmaz. Neden mi? Cevaplayım: Çünkü ne yönetici yöneticiliğini yapabilir, ne işçi işini.
Leyla, ağlamaklı: Yeter artık Veysel Bey, yeter!
Emin: Patronuna nasıl hesap vereceksin bilemem.
Erkin (Emin’in üzerine yürür) Kes sesini be adam!
Faruk: Gençler haklı Veysel.
Emin: Buranın patronu tanıdığımdır.
Melek: E, sen de kaşınıyorsun be Veysel Bey! Leyla’nın yerinde ben olsam, bu kadar sabırlı olamazdım.
Emin: Sorumluluk almak her babayiğidin harcı değil. Ufacık bir tehlike oluştuğunda sorumluluğu unutup kaçmak doğru bir hareket mi?
Leyla, ağlamaklı: Ben sorumluluk istemedim Veysel bey! Benim patronum Manyağın tekidir. Yaşı elliye varıyor ama o çapkınlık peşinde. Bu yaşına rağmen beni tavlamaya çalışan manyak bir patrondur o. İngiltere’den dönsün, hemen istifa edeceğim. Bundan sonra ne iş isterim, ne sorumluluk. Ha… Hiç kimseyi işe almayacağım. Üç gün sonra gelecek. Siz de gelirsiniz. Kimi beğenirse seçsin alsın.
Faruk: Yapmayın be Leyla Hanım! (Emin ter bir bakış atar) Ha… Gene dilim sürçtü. Leyla Hanım özür dilerim. Çok çok çok özür dilerim. Hay ağzım dilim kurusun..
Leyla: (Yüksek öfkeli) Herkes dışarı çıksın! Lütfen çıkın! Yalnız kalmak istiyorum. (Faruk ile Melek çıkış kapısına yürürler.)
Erkin: Ben de mi çıkayım?
Leyla: Sen de…
Emin: Ben de mi?
Leyla: Esas sen çık! Yüzünü bile görmek istemiyorum.
Emin: Ya paket? Paket ne olacak?
Leyla: Karışmayın siz!
Emin: Ya patlarsa?
Leyla: Patlasın Emin bey. Patlasın. Umurumda bile değil. (Ağlayarak çığlık atar) Çıkın! Hepiniz gidin buradan! (Emin ile erkin de dış kapıya kadar yürürler. Leyla masasına yürür. Pakete iyice yaklaşır. Bir süre pakete bakar. Sonra hızlı bir şekilde telefonun tuşlarına basar) Alo! Özge! Özge! Çok kötüyüm Özge. Yok, yalnız değilim. Yalnız değilim ama yalnız kalmam gerekir. Nedenini sorma! Yok, yok senin buraya gelmene gerek yok. Kendine iyi bak Özge. Ben çok kötüyüm, çok. Kapatıyorum.
(Telefonu kapatır ve paketin yanına gider. Telefon çalar. Bir telefona bakar, bir pakete. Kapı eşiğinde duran Veysel(Emin), Faruk, Melek, Erkin korka korka Leyla’nın yanına giderler. Telefon hâlâ çalar. Leyla elini pakete uzatır. Gözlerini yumar. Masadaki telefon susar, cep telefonu çalmaya başlar. Elini, yeniden pakete uzatır. Veysel ani bir hareketle paketi alır. Herkes yere yumulur. Emin, paketi açar. Paketten iki beyaz karanfil çıkar. Yavaş yavaş herkes ayağa kalkar. Emin, önce sakalını, sonra bıyığını, ceketini, sırtındaki yapay kamburunu çıkarır. Herkes şaşkındır. Öylece kalırlar)
Leyla: Veysel Bey! Yani şey… Emin Bey
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://tiyatrokarnaval.yetkin-forum.com
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE Empty
MesajKonu: Geri: ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE   ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE EmptyCuma Ocak 22, 2010 2:40 pm

ALİ BU OYUN KİMİN ÜSTÜNE TECİL EDİLMİŞ? BANA ÖGRENSENE Bİ . rica etsem kime ait .... izni varmı ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
 
ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 2.PERDE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ZORLA GÜZELLİK OLMAZ 1.PERDE
» SU KAVGALARI 1.PERDE
» SU KAVGALARI 2.PERDE

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TiYaTRo KaRNaVaL :: Tiyartoyla İlgili :: Tiyatro Teksleri-
Buraya geçin: