TiYaTRo KaRNaVaL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TiYaTRo KaRNaVaL

HAYAT BİR SAHNE İSE, TİYATRO HAYATTIR;
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :) Empty
MesajKonu: adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :)   adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :) EmptyPaz Ocak 24, 2010 3:27 pm

II PERDE

(I perdenin aynı dekoruYalnız ortalık düzeltilmiştirSandalye ve masalar düzgünKahve ve çitler badana edilmişSahnedekilerin giyimleri bile değişmişMeselâ Muhtar kravat takmıştır
Perde açılmadan önce çocukların söylediği Onuncu Yıl Marşı duyulurPerde marş söylenirken yavaş yavaş açılır
Sahnede Hoca,Muhtar,Derviş ve Ali Ağalar vardırKulisten gelen marş sesini oturdukları yerden dinlerlerYalnız,Derviş Ağa elini ve yağını marşa uydurarak yürüme talimi yaparDiğerleri,önlerindeki kitabı okumakta ve deftere bir şeyler yazmaktadırlar) (Marş bitince

DERVİŞ AĞA — (Elini çocuklara doğru sallayarak) Yaşayın siz,çocuklay,çok yaşayın emiNe güzel söylüyoylayAh,ah,vallâhi bayıldım (Masaya oturur)
HOCA — (Elindeki kalemi ağzına batırarak yazmaya çalışırKâğıdı ta burnuna yanaştırmıştır) İşte bu benimkine “kırkından sonra saz çalmak” denirBaklava hakkı için öyle denirA…İşte ortasında çizgisi…Ne çizgisi be…”Merdiven ayağı” de şuna…
ALİ AĞA — (Başını kaldırmadan) O senin dediğinH harfidir,hoca,efendime söyliyeyim
HOCA — Şuna bak,dünkü yayalar bugün atlı kesildiler başıma…”H” ne oluyor?Onun adı “hh” dır “hh”
DERVİŞ AĞA — Bıyak,hoca bıyak…Eski çamlay baydak oldu…Ona şimdi he diyoylay
HOCA — Peki,peki anladık Deyviş Ağa
DERVİŞ AĞA — A,bana Deyviş diyor
MUHTAR — Yahu,kesin gürültüyü be…Ava gitmekten vazgeçtim,şu elifbeyi sökmek içinSiz tutmuş gürültü yapıyorsunuzHâlbuki Söğütlü avcıları haber salmışlarMısırlara bir domuzlar geliyormuş…Deme gitsin
HOCA — Neuzübillâh…Gitseydin ya!
MUHTAR — Nerde gidersin?Evde çocukların tümü,bizim çifte köroğlular hep okumayı söktürdüler de bir ben kaldım
ALİ AĞA — Ya…Efendime söyliyeyim,çok doğru dersin,Bizim evde en küçük kız benimle alay ediyor
MUHTAR — Bak hasbaya,bak…
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,bizi beğenmiyor…”Siz efendime söyliyeyim,okumasını bilmiyorsunuz” dermiş anasına…
HOCA — Bacak kadar çocuklar bizi beğenmiyor…
MUHTAR — Yo,hoca,gam yeme…Hakları var…
DERVİŞ AĞA — Vay,vay ya…
HOCA — Bizim delikanlı nerde kaldı?
MUHTAR — Unuttum hoca,soracaktım da…Caminin dış sıvaları bitmiş…Çatıdan sonra içerisini mi yapacaklar?
HOCA — Mihrap yıkılacaktı ya…Şimdi onu yapıyorlar
DERVİŞ AĞA — A…yanına Y geliyse…neydi? Ha, ay…Evet gökte ay…pay…paylay…
HOCA — Şu delikanlının karşısında parmağım ağzımda kalıyor…
ALİ AĞA — Bizim tarla meselesini,efendime söyliyeyim,bir istida ile hallediverdi…
MUHTAR — Ya bizim köpeğe ne dersin?Geöenki avda bir görseydiniz haspamı…Keklikleri torbaya dolduracak vakit bulamıyordum…Ne yaptı,nasıl etti,köpek ayaklandı…
HOCA — Karnım…(Karnını okşar) Değirmen gibi şimdi…Maşallah…Akşam hatun bir oturtma yapmış…Deme gitsin,vallâhiRüyada bizim palabıyık karşıma çıktı…”Hoca,kaç çeşit patlıcan yemeği bilirsin?” dediŞöyle durakladım…Aklımı evirdim çevirdim”Tavası,yağlı yoğurdu da dökersin üzerine,bol sarımsaklı…Sonra…karnıyarık…imambayıldı,mücver…hün kârbeğendi…silkme…patlıcan kebabı…patlıcanlı orman kebabı…sahan kebabı…ya salatası” Çöyle fırına verirsin patlıcanı…pişer…Sonra…kabuğunu çekersin…Mübarek…Kendi kendine kalkar…sirkedir,sarımsaktır,zeytinyağıdır…Dur şu mendilimi çıkarıyım…
MUHTAR — Bırak hoca,bırak…Bunları anlattıkça ben de evdeki kötü yemekleri düşünüyorum…Şu delikanlı evleri,sokakları temizlemeyi,yattığımız odadan,davarları ayırmayı öğretti…iyi…bir de kadınlarımıza yemek çeşitleri öğretse…
DERVİŞ AĞA — O zaman deme gitsin…Vallâhi bizimki öğlende biy yemeği önüme koyuyoy…akşama yine…o…sabaha yine o…”Yaz vakti bu yemek kokmaz mı?” deyim de “Ben onu yeni pişiydim” dey “Her zaman aynı yemek oluy mu ya?” deyim de “Ben anamdan böyle göydüm” deye kayşılık veyiy…
ALİ AĞA — Ya,efendime söyliyeyim neydi o sokakların hâli,leş…Haşa sizden,haşa hâkipayinden…
(Bu sırada sıra hâlinde çocukların ayak sesleri ve söyledikleri bir okul marşı duyulurVe sahnedekiler,kalkar ve gözleriyle takip eder)
MUHTAR — Nasıl da kuruluyorlar
HOCA — Köy değil arı kovanı,maşallah…
DERVİŞ AĞA — Bizimki evde ilk olayak çamaşıyı sabunla yıkadı…Külle anası ağlaydı çamaşıylayın
HOCA — Bir kişi,canım,bir kişi…Ne işler yaptı…Bilmediğimiz neler varmış…
MUHTAR — Her şeyi bırakın şu su meselesi az değilTopladı köylüyü,üç günün içinde suyun yarısını çevirdi o tarafa…Bunca ehalinin ekini kurtuldu…Bir daha sel olmaz…
(Onbaşı oflaya puflaya girer)
ONBAŞI — Selâmünaleyk…
HEPSİ — Ve aleyküm selâm,onbaşım
MUHTAR — İyi,çabuk döndün
ONBAŞI — Şey,kasabaya dün önleyin vardım…Şey yaptım,gezdimAlacakları aldımŞeyin siparişleri vardı,delikanlınınOnları şey yaptımDefter,kalem,kâğıt,bir de şey,silgi…Bir de şey,neydi o muhtar,çınarın yanında söylemiştiniz
MUHTAR — Önlüklük…
ONBAŞI — Hah,tamam…Of çok şey yaptım…yoruldum…Sağır,bir kahve al gel bakalım…Size,şeyim var;havadisim…
MUHTAR — Ne havadisi yine…Gider gelir kara kara bir şeyler getirirsin…
HOCA — Kaymakam mı denişmiş yine?
MUHTAR — Kaymakam dedin de aklıma geldi…Gönderdiğim postu,tilki postunu almış mı?
HOCA — Hey,babana rahmet…Sabret anlatsın bakalım neymiş havadisi…
ONBAŞI — Bize gelecek şu malim yok muydu?Şu şey,ahlâksız malim…İşte o yok olmuş be…Kasabadan Buraya gidiyorum” deye çıkmış,burada da yok,orada da yok…
MUHTAR — Buraya geleğim deye,çıkmış mı?
DERVİŞ AĞA — Peki,neyeye gitmiş?
ONBAŞI — Onu kim bilir?
DERVİŞ AĞA — Yâni yey yayılmış,oyaya giymiş…
ONBAŞI — Tam öyle…Geçenlerde şeye indiğim zaman kasabaya,işye o gün o ayrılmış…Maarif şeyine,memuruna söyledim de şaşırdı
MUHTAR — Bizim istida işini deyiverdin mi?
ONBAŞI — Dedim ya…”Biz hırsız,hem uğursuz o malimi istemeyiz,kaymakama pullu vereceğiz” dedimŞey,dedi,iyi olurmuş…Ama adam olmadıktan kelliHa,imza basacağız dedim…
MUHTAR — İmza deyince şaştı mı?
DERVİŞ AĞA — Doğru söyle;ne dedi?
ONBAŞI — Şaştı…”Siz şey basarsınız dedi…parmak…imza felan bilmezsiniz…”
ALİ AĞA — Sen ne dedin o zaman?
ONBAŞI — Elifbeleri gösterdim”İşte,köye iletiyorum” deyince,şey yaptı,şaşırdı…
DERVİŞ AĞA — Yaşa be,onbaşı;vay ol!
ONBAŞI — Bütün kasabada şu şeye,su işine şaşıyorlar”Biz bildik bileli,deyorlar,sizin şeyde,köyde su baskını vardır” Zor inandırdım
MUHTAR — Şaşarlar,şaşarlar…
ONBAŞI — Sonra şeye,uğradım,şunun ismini deyiver,şeye canım,ha,sıtma mücadeleye uğradım…Hemen”Kinin verin!” deyince hekim şaşırdı…”Köyümüze” dedim; “Haydi,dedi,sizin köy kinin içmez” İmzalı şeyi gösterince,kâğıdı…Yarım okka kinin verdi”Daha da gönderirim” dedi…
HOCA — Bizim delikanlı için ne diyorlar oralarda?
ONBAŞI — Parmak ısırıyorlar…”Okutuyor” deyorum;”Malimdir” deyorlar,”Yok” deyorum “Köprüyü onardı” derken;”Mühendistir” deyorlar”Yok” “Camiyi tamir etti” “Öyleyse yapıcıdır” “Değil” “Peki?” “Arabalara çember taktı” “Ha,anladık demircidir” “Değil” deyorum “Peki” “Isıtmanın köküne kiprit suyu” derken, “Şey,diyorlar,doktor” “Değil” deye karşılıyorum…”Yeni yeni şeyler ektik,sebzeyi turfanda biz vereceği” “Ha,anladık,ziraat malimi” “DEĞİL” “e,PEKİ,NEDİR?” diyorlar “Bilmiyorum…İş arayan garip bir kişi” diyorum…Güldüler…Ben de onlara şey,şeyli bir lâf ettim,okkalı…Dedim ki: “Biz istediğimiz adamı bulduk,siz iki mum yakın da derdinize yanın”
HEPSİ — Aferin,onbaşı
ONBAŞI — Jandarma komutanının yanına vardım “Şuraya şey at” dedi…”İmza”
Hiç” Elim ağrıyor,filan” demedim,çakıştırdım şeyi,imzayı…
MUHTAR — Sen elifbayı bitirdin mi?
ONBAŞI — Bitirdim ya…Durun lâfım bitmedi,neydi o diteceğim?Tam dilimin ucundaHa,şey gelecekmiş buraya,şey canım…Adını unuttum “Gönderdiğimiz malim gitmemiş git,rapor et” diye birine,şeye telefon ettiler
MUHTAR — Kime?
DERVİŞ AĞA — Valiye mi?
ONBAŞI — Değil…Hey canına,yolda ta şuraya gelinceye kadar hep tekrarladım
MUHTAR — Ne dedin?
ONBAŞI — Ne mi dedim?Sayıklıyordum işteHep “müfettiş,müfettiş” diyordum da,unutuverdim…Tam buraya gelince unuttum
MUHTAR ve DİĞERLERİ — (Gülerler)
MUHTAR — İlâhi onbaşı,tuhaf adamsınAllah cezanı vermesin,”müfettiş” diyorsun ya
ONBAŞI — Hah,tam buldun muhtarEvet,müfettiş gelecek…
HEPSİ — Müfettiş mi?
ONBAŞI — Evet,müfettiş gelecek”Gönderdiğimiz öğretmen gelmedi mi?” deyecek”Hayır” O zaman bir rapor yazacak vilayete,altını imza ettirecek…
MUHTAR — Peki,o malimi ne ederler bulunca?
ONBAŞI — Ne mi ederler,şey yaparlar be,asarlar
(Sükût)
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,aklıma bir şey geldi…Şu müfettiş geldiği zaman,”Biz o malimi istemiyoruzBurada bir delikanlımız var,onu malim yapalım” diyelim
DERVİŞ AĞA — Diyelim,vallâhi yapaylay da
MUHTAR — Yapmazlar…
ONBAŞI — Onun şeyi yok,neydi o?
MUHTAR — Diploması yok…
HOCA — Diploma da ne olacak?Bak bu kadar işi beceriyor bu adam
ALİ AĞA — İşe bakmazlar,diploma gerek
KAHVECİ — (Yanaşır) Çay mı?Ha,ne dediniz?
MUHTAR — Taze mi?
KAHVECİ — Çay mı?
HOCA — Süphanallah…Çay taze mi?
KAHVECİ — Çay mı?
HEPSİ — Çay…
KAHVECİ — Yeni demledim
MUHTAR — Git getir haydi
KAHVECİ — Çay mı?
ONBAŞI — Haydi gitÇay getir (Kahveci gider)
MUHTAR — Köyde herkes düzeldi,bir şu kaldı
DERVİŞ AĞA — Bizim delikanlı neyeleyde?
ALİ AĞA — Şu köprüye bakmaya gittiEfendime söyliyeyim,üç yıldan beri kapalı olan köprüyü,efendime söyliyeyim,bir de gidin şimdi görün
ONBAŞI — Aşağı yoldan geldim,on beş kadar,köy şeyi,geliyordu,delikanlısı,ellerinde kazmalar,kürekler
MUHTAR — Ha,onlar mı?Onlar yukarki suya taştan set çekmeye gitmişlerdiKanal açıldı ya,etrafına duvar yapıyorlarDolmasın toprakla deye
ALİ AĞA — Çok memnunumEfendime söyliyeyimNeydi o sıtmadan,selden hâlimizŞimdi şu ovaya bakın,efendime söyliyeyim,nasıl yeşermişDaha da yeşerir…Nerde o sazlar?
HOCA — Bataklık,muhtara yarardı…İyi ördek avlanırdı…Kümen yıkılmış muhtar…(Sükût)
MUHTAR — Ben bir şeyden korkuyorumBu delikanlıya iyi alıştık…Yarın çekecek gidecekHer iş yarım kalacak
HOCA — Gitse yâni,sağ kolumu kaybetmiş kadar acırım,vallâhi…İşte karşıdan geçiyor…Şu yiğide bak,nasıl da salınıyor…
MUHTAR — (Dışarıya) Delikanlım,delikanlım
YABANCI — (Dışardan) Beni mi çağırdın,muhtar?
MUHTAR — Gel bir acı kahvemi…
YABANCI — (Dışardan)İşim var ama,geleyim
MUHTAR — İşte geliyor,Hep güler
HOCA — İyi kuş amma,kafesten kaçırmasak
DERVİŞ AĞA — Ya çok yazık oluy
HOCA — Benim aklıma bir şey geliyor
ALİ AĞA — Neymiş?
HOCA — Evermeli,beyim…Ondan âlâ demir kazık olur mu?Boynundan başlı dana gibi bir yere gidemez
ONBAŞI — Everelim mi?Vallâhi çok,şey olurİyi
DERVİŞ AĞA — İyi ama ona lâyık biy kız bulmak zoy…
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,çoktan beri düşünürüm “yani” derim kendi kendime…Muhtar,kızma ama…efendime söy…
MUHTAR — De bakalım neymiş
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,söyliyeceğim şu…Kızma muhtarSenin Gülsüm ile şu yiğidi şöyle baş göz ediversek…
HEPSİ — Gülsüm’le mi?
ALİ AĞA — Niçin olmasın?Gülsüm iyi kız yani
HOCA — Baklava hakkı için,çok iyi olurFakat bakalım kız ne diyecek?Muhtar ne diyecek?Delikanlı ne diyecek?
YABANCI — (Girerek) Selâmünaleyküm!Yine muhabbeti koyulaştırmışsınız
HEPSİ — Ve aleykum selâm,buyrun…
HOCA — Muhabbet,şöyle revani gibim koyulaştı…İşin ucunda da zaten revani var ya
MUHTAR — Otur bakalım,yine nerdeydin?
YABANCI — Okulda çocuklara ders ve iş verdim de,”Şöyle köprüye bakayım” dedimNe hâle gelmiş…İş epeyce ilerlemişOnbaşım,hoş geldiniz
ONBAŞI — Hoş bulduk
YABANCI — Siparişler geldi,değil mi?
ONBAŞI — Ne demek,sen emredersin de biz şey yapmaz mıyız?
DERVİŞ AĞA — Ben bizim ipek böcekleyini yine dutladım…Meşeye de hazıylanacağım…
YABANCI — Yo,daha vakit varBilirsin kırk beş gündür
HOCA — Aferin,Derviş Ağa,gözü açık çıktın
MUHTAR — Kimse düşünmedi
DERVİŞ AĞA — Bana kalsaydı kıyk sene cesayet edemezdim;delikanlı yaptı
MUHTAR — Ha bilir misin?Sana unuttuk söylemeyiBize gelecek malim ortadan kaybolmuş…
DERVİŞ AĞA — Sıy oluveymiş…
ONBAŞI — On beş gün evvel şeyden çıkmış,kasabadan…Gidiş,o gidişKasabada bir tiyatrocu şeyle,kızla kaçtığını söylüyorlar…
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,onların öylesinden bu beklenirÇobanın oğlu değil mi?Anasına bak,kızını al…
ONBAŞI — Şimdi köye,şey neydi o,şey gelecek
ALİ AĞA — Müfettiş
YABANCI — Müfettiş mi?
HOCA — Malimiz gelip gelmediğine bakacakmış
(Sükût)
MUHTAR — (Yabancıya) Niçin sustun?Bir şey söylemedin?Bilirsin,sen bizim akıl hocamızsınGeçen gün ava giderken,çulluk mu,keklik mi vurayım deye sana akıl danıştımO istidayı pullamakta geçe mi kaldık,ne dersin?
YABANCI — (Düşünceli) Yo,olmaz bir şeyDemek müfettiş gelecekmiş öyle mi?Kimmiş bu müfettiş?
ONBAŞI — Şu müfettiş…Hani var ya…Bu bölgeye bakarmış…Hani konuşurken hep eliyle işaret ederBoyna ellerini oynatırGeçenlerde,nerdeydi o,ha,kasabada belediye kahvesinde…bir köylüye bir şeyler anlatırdı…”Kalem” dedi,böyle yaptı…”Kitap” dedi,böyle yaptı…Hiç konuşmasa,neydi o,insan ne demek istediğini anlar…
YABANCI — Halit Bey bu
MUHTAR — Halit Bey mi?Evet,evet Halit Bey…(Sükût)
(Yabancı yavaş yavaş düşüncelerini atar)
HOCA —Ne oldu,delikanlı,memnun olmadın?Korkma,biz seni köyden salıvermeyizMemur filân gelince olur ya çekinirsin…
MUHTAR — Yok canım,niçin çekinsin?Köyün taşına sorsan,ondan memnundur…Benim köpek…
ALİ AĞA — Çobanlar bile,efendime söyliyeyim, “Bizim delikanlı” diyor da başka demiyor
DERVİŞ AĞA — Herkes sevey onu
ONBAŞI — (Gizlice hocaya) Açalım mı?
HOCA — (Gizli) Erken değil mi?
ONBAŞI — Şey,yo…
HOCA — Oğul,bak biz ne düşündük “Seni baş göz ediversek” diyoruzMektep köşelerinde tek başına oturmak iyi değildirEr kişiye bir hatun gerek
YABANCI — Beni mi evlendireceksiniz?
ONBAŞI — Seni ya…Hem de biliyor musun kiminle?Şeyle,neydi onun adı?Söyle…Muhtar neydi o?
MUHTAR — (Başını önüne eğer)
DERVİŞ AĞA — Muhtayın kızı Gülsüm’le…
YABANCI — Gülsüm’le mi?(Başını eğer)
HOCA — Her ikisi de başını eğdiİyi,çok iyi…Eh,muhtar,uzun etme gayri…Ziyafet sana düşer…Çil çil altınları çıkar gömüden…Şöyle okkalı bir düğün…Dernekli filân…Yemeklerini de iyi yapÇoktan beri etlisiyle,tuzlusuyla,tatlısıyla yemek yiyemedim
MUHTAR — Vallâhi,delikanlıyı beğenirim…fakat…
HOCA — Fakatı ne?
DERVİŞ AĞA — Bıyakın biyaz nazlansın
MUHTAR — Demem o deme değilBizimkinin,yani hanımın,aklını kurcalarmış bu meseleKıza açmış bir günAğzını yoklamışKız “Olmaz…” filân demiş,nihayet baklayı ağzından çıkarmış”Öğretmen olsaydı varırdım” Demiş,dayatmış…Kabahat bende değil…
HOCA — Malim mi istiyormuş?Zamane kızı…
MUHTAR — Ben bilmem,bir şeycik de demem,anası öyle diyor
DERVİŞ AĞA — Ah,şu kadın milleti
HOCA — Demek bu iş olmayacakKız malim istiyormuş,nerden buluruz malimi…Bizim ziyafet suya düştü desenize…
DERVİŞ AĞA — Bu olmadı işte
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,kızın lâfına bakmamalıOnları bırakırsan ya davulcuya,ya zurnacıya kaçar…
YABANCI — Ağalar,sizi kırmamak için bu işi kabul edebilirdim,fakat kız istemedikten sonra,bu işi bırakalımOlmayacak duaya amin denmez
(Ağlayarak Çocuk II girer)
ÇOCUK II — Kalem benimdi
YABANCI — Ne oldu,Ali?
ÇOCUK II — Ver kalemimi,kalem benim
MUHTAR — Ne oldu buna?
YABANCI — Kim bilir?Yine dövüşmüşlerdirSöyle,Ali
ÇOCUK II — Ahmet kalemimi aldı,istedim vermedi
YABANCI — Hangi Ahmet?
ÇOCUK II — Koca Ahmet…Sonra bana vurduVer kalemimi,kalem benim
YABANCI — (Çocuğun omzunu tutup) Haydi gidip bakalım
ÇOCUK II — Muhtar emmi, “J” nin üzerine nokta konur mu?
MUHTAR — Nokta mı?Şey,vallâhi…
ÇOCUK II — Akşam yolda sordun ya,öğrendin mi?
MUHTAR — (Kendi kendine) Bak yumurcuğa (Açık) Ha,Ali,öğrenmedim
YABANCI — Haydi Ali gidelimAğalar,ben biraz sonra gelirimSiz buradasınız değil mi?Şunlara bakayımBir vazife veriyorsun,şaşırıyorum,hemen bitiriyorlarSonra gelsin yaramazlık…
(Çocuk II ile çıkarlar)
HOCA — E,muhtar,demek yollarda çocuklara soruyorsun artık?
MUHTAR — Yok,şöyle imtihan için sordum
ONBAŞI — Fakat sen şey veremedin,cevap…Nasıl imtihan?
MUHTAR — Aman siz de…
MÜFETTİŞ — (Dışardan) Oğlum atı gezdir de öyle bağla…
MUHTAR — Bu kim?
ONBAŞI — Müfettiş geldi galiba?
MÜFETTİŞ — (Dışardan) Yem mi?Heybede var ya…Haydi oğlum…
DERVİŞ AĞA — Dananın kuyyuğu kopacak
MÜFETTİŞ — (Girerek) Ağalar,selâmaleyküm
HEPSİ — (Kalkarak) Ve aleyküm selâmBuyrun
MÜFETTİŞ — Ha şöyle oturayımÇok yoruldumBittim vallâhi
MUHTAR — Öyledir at üstünde yorulur insan
ALİ AĞA — E,efendime söyliyeyim,hoş geldiniz
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk,efendim
ONBAŞI — Ne diyecektim?Ha,hoş geldin beyefendi
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk,hoş bulduk
MUHTAR — Hoş geldin,müfettiş bey
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk,hoş bulduk,muhtar
HOCA — E,müfettiş bey,baklava hakkı için hoş geldin
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk,hoca efendi
DERVİŞ AĞA — Hoş geldiniz,sefalay getiydiniz
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk…(Terini siler) Of,of…
KAHVECİ — (Yanaşır) Efendi,hoş geldin,çaydan,kahveden?
MÜFETTİŞ — Hoş bulduk
KAHVECİ — (Ağzından kapar) Hoş geldin,hoş geldin…
MÜFETTİŞ — (Sinirli) Hoş bulduk!Hoş
KAHVECİ — Hoş geldin,çay mı,kahve mi?
MÜFETTİŞ — Haydi,kahve olsun
KAHVECİ — (Sorar) Çay?Şekeri yanda mı,içinde mi?
MÜFETTİŞ — Hey,Yarabbim,çay değil,kahve,kahve…(Kahveci “peki peki” diyerek gider)
ÇIRAK — Müfettiş emmi,hoş geldinBunu da delikanlı öğretti bana
MÜFETTİŞ — Hey,Yarabbim,hoş bulduk,başka yok mu?Üstüm böyle vıcık vıcık olduAt nallarını yere vurup durdu (Her söylediğini şeyin hareketini elleriyle yapacaktır) Baktım,yavaşladı,vurdum kırbacı…Şak,şak…Başladı o zaman koşmayaTakır takır…takır
(Kahvedekiler etrafa bakınırlar,başka kimse kalmadığına karar kılınca)
MUHTAR — Merhaba,müfettiş bey…
MÜFETTİŞ — (Sözüne devam etmektedir) Tekrar çaldım kır…Ha,merhaba,şak şak…
HOCA — (Keser) Merhaba,beyefendi
MÜFETTİŞ — (Sinirli) Merhaba…şak şak kırbacı…
ONBAŞI — (Keser) E,şey merhaba,merhaba
MÜFETTİŞ — (Sinirli) Merhaba…Suya geldik şırıl şırıl,kıvrım kıvrım ak…
DERVİŞ AĞA — (Keser) Meyaba,müfettiş bey
MÜFETTİŞ — Böyle böyle akıyorduHa,merhaba,ağa,merhaba…
ALİ AĞA — (Keser) Efendime söyliyeyim,merhaba…
MÜFETTİŞ — Köye yaklaştık,at başladı uflayıp puflamaya…Merhaba,merhaba…Şöyle şöyle okşadım…
ÇIRAK — Merhaba,müfettiş bey
MÜFETTİŞ — (Kızar) MerhabaBey birader,hâlâ bitmedi mi?Derken,efendim,at şöyle düşer gibi olur,çekerim dizginleri(Tarif ederken,oturduğu sandalyede düşer gibi olurTutarlar) Hop,tutun!Oh…
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,yani efendim,merhaba
MÜFETTİŞ — Merhaba,merhaba
KAHVECİ — (Yanaşmıştır,çay getirir) Buyrun beyefendi,E,merhaba…
MÜFETTİŞ — Yine sen mi?Merhaba
KAHVECİ — Bir şey demedim,”merhaba” dedim de
MÜFETTİŞ — Peki…(Kahveci gider)
DERVİŞ AĞA — Nasıl oldu da gitti hemen
ÇIRAK — Merhaba,bayımBizim delikanlı öğretti de…
MÜFETTİŞ — Mer…ha…ba…Çıldırmamak imkânsız…Efendim,at,şöyle vıcık vıcık terlemiş…
(Kahvedekiler, “merhaba” diyecek başka adam kaldı mı,kalmadı mı diye bakarlar sonra)
MUHTAR — Nasılsın müfettiş bey,çoluk çocuk?
MÜFETTİŞ — Ha,hamdolsun,ellerinizden öperler
DERVİŞ AĞA — İyisiniz inşallah?
MÜFETTİŞ — Ben mi?Çok iyiyim
DEVİŞ AĞA — Çoluk çocuk?
MÜFETTİŞ — Onlar da iyiSuyunuz ne soğuk,içtim de dişlerim zangır zangır…
HOCA — E,müfettiş bey,hatırı âlinizi sual eylemek bize de nasip ola
MÜFETTİŞ — Bendenizin mi?Çok iyiyimYoksa acayip hâlim mi var?
HOCA — Allah,afiyet versin…
MÜFETTİŞ — Ya sudan bahsediyorumEfendim,insanın dişleri zangır zan…
ALİ AĞA — (Hemen keser) Efendime söyliyeyimİyisiniz inşallah…
MÜFETTİŞ — Hey Allah’ım,çok şükürSüphanallah…ne diyecektim?
ONBAŞI — Müfettiş bey,afiyetesiniz,şey,inşallah?
MÜFETTİŞ — Afiyetim mi?Yerinde canım,yerinde…Üçten dokuza şart olsun,bırakın yakamı artık…
MUHTAR — Yo müfettiş bey,âdettir bizde buBir cigara içmez misin?
MÜFETTİŞ — Haydi içeyim,pek kullanmam da…Nefes darlığı yapar,efendim,bende…Yokuş filân çıkarken başlar bir tıkanıklık…(Nefes darlığı taklidi)
DERVİŞ AĞA — Müfettiş beg,biy cigaya mı?
MÜFETTİŞ — Sağol,mersi,aldım
DERVİŞ AĞA — Dayılıyım
MÜFETTİŞ — Haydi,hatırın için (Alır) Şuraya takalım (Bir kulağına takar) Ya,dediğim gibi tıkar gider
ONBAŞI — (Kalkar) Yak bir sigaramı
MÜFETTİŞ — (Az alıngan) Yaktık yaTeşekkür
ONBAŞI — Şey şey ederim,darılırım
MÜFETTİŞ — Haydi bakalım,senin de hatırın kalmasın… (Alır) Şunu da şuraya (Öteki kulağına takar) Nefes darlığı çok kötü
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,bir cigara içer misiniz?Buyrun yani
MÜFETTİŞ — (Çileden çıkmış) Vallâhi…Hey yarabbi,âdet,âdet…bu da âdet ha…(Alır ateş için ceplerini ararken,hepsi kibritleri yakıp uzatırlar)
HEPSİ — Yak,müfettiş bey
MUHTAR — Buyrun
DERVİŞ AĞA — Buyadan
ALİ AĞA — Yakar mısın?
MÜFETTİŞ — Tuhaf…Vallâhi tuhaf…Sizin bu köy âdetleriniz…
KAHVECİ — (Elinde maşa ve ucunda ateşle gözükür) Yakacak mısın?
MÜFETTİŞ — Yaktım,sağol…
KAHVECİ — Ha,sonra mı?Yakacak mısın?
MÜFETTİŞ — Yanıyor
KAHVECİ — Ateş mi?İşte
MÜFETTİŞ — (Yerinden fırlar ve kahvecinin yüzüne üfürürBak…ya…nı…yor
KAHVECİ — Peki yakmaNe bağırıyorsun?Karşında sağır mı var?
MÜFETTİŞ — (Oturur) Ne misafirperverlik(Sükût) Niçin geldiğimi biliyorsunuz”Malim gelmemiş de onu rapor et” diye telefon ettiler banaÖteki köydeydim,karakoldan istedilerSonra,bir de bir istida mı,ne pullamışsınız(Pul yapıştırma taklidi) İmza da ettiniz mi? (İmza taklidi)
MUHTAR — Demek bunun için geldiniz?
MÜFETTİŞ — Öyle ya…Gelmeme sebep hem raporu yazmak,hem de sizin dilekçeyi soruşturmakKöy bu düşüncede mi?
MUHTAR — Vallâhi müfettiş beg,biz istemiyoruz bu malimiÇünkü…
MÜFETTİŞ — Çünkü?
MUHTAR — Bu köyden gitme ahlâksızım biridir
HOCA — Onun ne adam olduğunu biliyorlar hep
MÜFETTİŞ — Yok,bildiğiniz gibi değildir
HOCA — Biliriz bu yeni yetişme öğretmenleriOn para etmezlerOnların okuttuğu elifbe elifbe olmuyor da başka şey oluyor
ALİ AĞA —Sonra efendime söyliyeyim,biz köyümüze uygun adam buldukEfendime söyliyeyim,çok çalışkan,bilgili,ahlâklı bir delikanlı…
ONBAŞI — Ya,ya…Neydi o,şey…köyümüzü onardı…Bak çocuklar,şeyde,mektepte okuyor
MÜFETTİŞ — Sahih,bütün köyler ağızlarının suyunu şöyle akıtarak,hep bu köyü anlatıyorlar “Şöyle iyi,böyle iyi” diyorlar…Sonra da ağızlarından delikanlıyı düşürmüyorlar
MUHTAR — Benim av köpeğimi de iyileştirdiGeçen günkü avda…delikanlıyla beraber gitmiştik…truv truvpır pır dökülüyor avlar
HOCA — (Keser) Fazla lâfa ne hacet…Bir muallimin yaptığı her şeyi bu delikanlı yapıyor
DERVİŞ AĞA — Fazlasiyle…
HOCA — Malim o,doktor o…midemi iyi ettiMühendis,usta,demirci…Müfettiş beg,siz şu mektep işinden anlarsınızBizim köylere malim verecekseniz,bu delikanlı gibi malim yetiştirin de verinDelikanlıyı örnek tutun
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,müfettiş bey,sen bilirsin,şunu bize malim yapıverHem hayırlı bir iş de varEfendime söyliyeyim,muhtarın kızı Gülsüm…
MÜFETTİŞ — Anladım…Fakat nasıl olur?O mektep medrese mezunu değil…Diploması yok
MUHTAR — Çok şey biliyor,mal meydandaSenin mektebinden kapı kadar diploması olan bunları bilmez,değil mi?
ONBAŞI — Müfettiş beg haklı…Yapamaz onu,şey,malim…Sonra adamın elini şey yapıp bağlayıp atarlar dam altına…
MUHTAR — Peki,netsek şu gelecek adamı?
MÜFETTİŞ — Bu düşünülecek bir iş değilMademki öğretmen gelmedi,tebellüğ ve meyil müddetini de geçirmiştirMüstafi addedilirAyrıca,siz “Bizim köylüdür,tanırız,iyi adam değildirKöye gelirse verimli olmaz” dye dilekçe yazarsınız,olur biterYenisini verirler
HOCA — Al sana…Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna derler(Sükût)
MÜFETTİŞ — Bu yeni adamınız çocukları okutuyor mu?
MUHTAR — “Çocukları” ne demek…Bizi bile okutuyorBen alifbeyi öğreneli on gün oldu
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,yalnız muhtar,efendime söyliyeyim,”j”nin üzerine nokta konulup konulmıyacağını bilmiyor
MUHTAR — Yooo…BilirimGün doğusundan rüzgâr eserken gün batsından tavşana doğru gidersin;ördek sürüsü uçarken,önündeki ördeğe nişan alırsın;arkadakine değilBunları nasıl bilirsem o dediğini de bilirim…
MÜFETTİŞ — Beyler,şimdi ben raporu yazarım,tabiî “gelmemiş” diye bildiririmSonra sizin istidayı kaleme alırız,pullarız(yazı ve pul taklidi) Kaymakam beye veririzO da muameleye koyarKendisine de söyleriz,size iyi bir öğretmen verirler…Çalışırız
MUHTAR — Hey sağolasınYalnız iyi öğretmen versinlerBirader,bizde bilgi yok,onlarda cim karnında bir nokta…
ONBAŞI — Neydi o?Bir söz vardı canım?Tam dilimin ucundaydı…Ha,durOf yine kaçırdım,ha tuttum…” İki,iki çıplak bir şeye hamama gerek” Öyle değil mi?
MÜFETTİŞ — Ben bu akşam döneyimSiz şu kağıdın altına “Öğretmen gelmedi” diye imza ediverinSonra üzerini doldururumDört kişi yeterŞu kâğıda da imza atın…Bunu da öğretmeni istemiyoruz diye imzalayın…(Ağalar,verilen kalemi yalaya yalaya iki kağıda da imza atarlarİmza atarken,imzaların harflerini acemi acemi kekelerler) (Sonra onlar imza ederken kulisten yabancının sesi duyulur)
YABANCI — Hey çoban,koyunlara yemden evvel su verilirPatlatırsın hayvanları…
MUHTAR — Bizim delikanlı
ONBAŞI — Şey,bizim delikanlı,hani söylemiştik ya…
MÜFETTİŞ — Görsek bari(Kâğıtları cebine kor)
YABANCI — (Dışardan) O koyunun bacağı nasıl oldu?İyi mi?(Sükût) Peki…Yarın öbürünü de getir…Kelebek olmuş galiba…Kara koyun yem yemiyor mu?Dedim ya kelebektir (Sahneye girmiştir,yarı yarıya arkası dönüktür;konuşur)
MÜFETTİŞ — Bu mu?
MUHTAR — Evet,köyün peygamberiMeteliksiz geldiOn beş gündür yüz bin bankonot yapabilirdiYine meteliği yokturİyi nişancı da…
(Yabancı döner,ayağında lâstik çizme ve sırtında işçi tulumu vardır)
MÜFETTİŞ — A,a,a…
DERVİŞ AĞA — (Farkında değildir) A’dan sonra B geliy,müfettiş bey
MÜFETTİŞ — A…A…A…A…
MUHTAR — Küçük A mı,büyük A mı?
MÜFETTİŞ — Vay,siz burada ha?
MUHTAR — Ne oldu müfettiş bey?
HOCA — (Döner) Şaşırdın,bey,tanışır mıydınız?
YABANCI — (Başını yere eğmiştir) Böyle olacağını biliyordumMızrak çuvala sığmaz
MÜFETTİŞ — Gözlerime inanamıyorum…
HOCA — Ne oluyor size,Allah’ınızı severseniz?
MÜFETTİŞ — Ne olacak…Siz böylesiniz vallâhi (Elleriyle tereli işareti yapar) Deli yani,öğretmen burada işte
HEPSİ — Ne öğretmeni?
MÜFETTİŞ — İstemediğiniz öğretmen
MUHTAR — Vallâhi,anlamıyorumNe söylüyorsunuz?
MÜFETTİŞ — Sizin köye bir öğretmen gelecekti ya?
HEPSİ — Evet
ONBAŞI — Şu ahlâksız Murat
MÜFETTİŞ — Evet,öğretmen işte bu
HEPSİ — Yapma
MÜFETTİŞ — Kısmet ayağınıza gelmiş ve farkında değilsiniz(Hepsi şaşkın ve mahçuptur)
MUHTAR — (Kendi kendine) Vallâhi yüzümü kaldırıp da bakamıyorumAmma atıp tutmuştum(Arkasını döner,yerin dibine batmıştır)
ONBAŞI — Vay…Öldüm…Neler söylemiştim(Döner mahçuptur)
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,ben ne ettim,neler söylemiştimTuh…(Döner)
DERVİŞ AĞA — Ya ben ne heyzeley yemiştim(Döner)
HOCA — Ya,ben nasıl bakayın malim beyin yüzüne?(Döner)
(Sahneye bir üzüntü çökmüştür,köylüler mahçupluktan,diğerleri bu durumdan sıkıntılıdır)
MÜFETTİŞ — Eee,merhaba,Murat BeyKasabadan bir ayrıldınız…Arabanız tıkır tıkır gittiBen sizi gitti,vazifeye başladı sanıyordumHalbuki kasabadan telefonla sizin için,pır kaçmış dediler
YABANCI — Bakın yine buradayım
MÜFETTİŞ — YaaHem buradasınız,hem burada değilsiniz
YABANCI — (Güler) Gölgem
MÜFETTİŞ — Bunlara iyi oyun oynamışsınız(Sükût)
YABANCI — Ağalar…Hepiniz yüzünüzü döndünüz
MUHTAR — Sus,malim bey,biz ne aldanmışızUtanıyorum,utanıyorum
YABANCI — Ağalar,size karşı hürmetim ve sevgim vardırHer insan gibi siz de aldanabilirsiniz
ONBAŞI — Fakat,neydi o?Böyle aldanmak çok acı
ALİ AĞA — Biz,efendime söyliyeyim,yâni,ne umduk,ne bulduk
HOCA — Yer yarılsa da dibine girsemSenin nene gerek âlemin adamı hakkında konuşmak…
DERVİŞ AĞA — Neyden lâf ettimDilim kopsaydı
YABANCI — Böyle demeyin,ağalarBen kabahati sizde bulmuyorum
MUHTAR — Ya kimde kabahat?
YABANCI — Kabahat sizde değilZamanda,evet zamandaGördüğünle değil de,işittiğinle düşünen,dedikoducu zamandaO işitilen şeylerin içinde bir kırıntı bile doğru yokturHer ağız uydurduğu yalana biraz sonra,diğer sokak başında kendi inanır…Benim annem de,babam da temiz insanlardıBunu sizlere delilleriyle ispat edeceğim
HOCA — Bak bu doğruBiz şu malim beyi nasıl biliyorduk,karşımıza nasıl çıktı
MUHTAR — Boğazıma bir şeyler tıkanıyorçNeler söyledik,neler söyledik senin için…Utanıyorum…
DİĞERLERİ — Utanıyoruz,vallâhi…
YABANCI — Ben bu sözü,yani şu “utanıyoruz” sözünü,sizin değil de bizi kötüleyenlerin hepsinin ağzından çıkmış sayıyorumSizin geri dönüşünüz ve utanışınız,bana istikbâl için bir ışık gibi görünüyor
ONBAŞI — (Güler) Neydi o?Hani bir söz vardıYanlış hesap,neydi muhtar?
MUHTAR — Yanlış hesap Bağdat’tan döner
HOCA — Gel,oğul,ben başlıyayımBenden yaşlı olsun,vallâhi,elini öperim,gel öpeyim alnını…Kusura bakma,bilmeden söyledik
(Öper)
ALİ AĞA —Efendime söyliyeyim,bundan sonra şu gözlerimle görmeden,elimle dokunmadan,efendime söyliyeyim,bir şey söylersem,söylenenlere inanırsam,kafam kopsun
(Yabancıyı öperMuhtar,Derviş ve onbaşı da öper)
MÜFETTİŞ — Sevinçten bir şey söyleyemiyorumKöylerimiz,evet,köylerimizböyle kalkınıyorİşte raporu yırtıyorumYa o imza ettiğiniz diğer kâğıdı ne yapayım?
MUHTAR — Ne mi edeceksin?Onu da yırt
HOCA — (Atılır)Yoooo,yooo,yooo…Yırtma…İmzalarımızın üst tarafına şöyle yaz,baklava hakkı için şöyle yaz…Şöyle: “Kaymakamlık Ulu Makamına” Bakma müfettiş beg,biz eskiyiz,sonra pek o kadar da mürekkep yalamadık,sen uydur gayriEvet, “Kaymakamlık Ulu Makamına,biz Derecik Köyü ehalisi,yeni gönderdiğiniz malimden pek memnunuz…Biz istediğimize kavuştuk,darısı diğer köylerin başına” İmzalar zaten varNasıl?
HEPSİ — Yaşa hoca
HOCA — Baklava hakkı için bunları böyle yazYazmazsan,öteki dünyada yakanda olur on parmağım
YABANCI — Hoca,bu fazla…
HOCA — Yo bu fazla değil…Daha eksik…BitmediAğzımı tükürük boğdu (Muhtarın önüne dururArkasını verir,eğiktir) Şu arkama bir yumruk vur
MUHTAR — Niçin?
HOCA — Vur canım,tıkandım…
MUHTAR — (Vururken) Ne yedin de tıkandın?
HOCA — Bir daha
MUHTAR — Hey,hocam,al bir daha
ALİ AĞA — Hoca ne yedin de tıkandın böyle?
HOCA — Daha yemedik,yiyeceğiz…Hem de böyle lenger lenger pilâvlar,tepsi tepsi börekler,sini sini baklavalar…Etler…Oh,yine tıkanıyorum…(Yutkunur) Bir daha vur muhtarBir daha,şöyle pekçe…pekçe
DERVİŞ AĞA — Hoca,neyde yedin?
HOCA — Ziyafette…Daha doğrusu düğünde
HEPSİ — Hangi düğünde?
HOCA — Tuh be…Ben size ziyafetten söz ederim de ,niçin olduğunu dememMuhtarın kızı ne demiş?
MÜFETTİŞ — Ne demiş?
HOCA — “Delikanlı,malim olsaydı,ona varırdım” dememiş mi?
HEPSİ — Ya,sahih
MÜFETTİŞ — Delikanlı da malim çıkıverince…
HOCA — Bize de ziyafet gözüküyorÖyle değil mi,muhtar?
MUHTAR — (Cevap vermez,başını eğer)
HOCA — Ha,anladımKız babası…Naza çekiyor kendiniÇek bakalımHakkındırGülsüm,çiğdem gibi kızPeki(Cübbesini toplar,gayet itinalı olarak muhtarın önüne gider,eğilip selâm verir) Muhtar Bey,Allah’ın emri,Peygamber’in kavliyle kızımız Gülsüm’ü,oğlumuz Murat’a istiyoruzDesti izdivacına talibiz
MUHTAR — (Sıkılgan) Şey bilmem ki…Ne diyeyim?
HOCA — Ne mi diyeceksin?Aklın varsa şöyle dersin muhtar: “Verdim” Böyle de,çünkü Murat gibi kısmet,ancak kırk yılda gözükürKuyruklu yıldız gibi
MUHTAR — Peki,hocaBen de kızımı kuyruklu yıldız veriyorum
HEPSİ — Yaşa,muhtar,yaşa
HOCA — Bu iş de bitti,işin bitmesi demek,bizim yemeklerin gözükmesi,demektir (Durur) Yalnız,şaka bir tarafa,ben hâlâ kendime gelemedimYahu amma da aldanmışızTüh tüh…
DİĞERLERİ — Yaaaa…Amma da aldanmışız!
(Bu söz tekrar edilirken perde kapanır)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :) Empty
MesajKonu: Geri: adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :)   adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :) EmptyPaz Ocak 24, 2010 3:28 pm

Very Happy Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
 
adını bilmedigim oyunun 2.perdesi :)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Süper Senaryo ama Adını bilmiyom :)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TiYaTRo KaRNaVaL :: Tiyartoyla İlgili :: Tiyatro Teksleri-
Buraya geçin: