TiYaTRo KaRNaVaL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TiYaTRo KaRNaVaL

HAYAT BİR SAHNE İSE, TİYATRO HAYATTIR;
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyPtsi Ocak 25, 2010 5:20 pm

Dile kolay, 60 yılı geride bırakacak olmak. Ortalama bir insanın ömrü kadar, sanat yaşamına sahip bir sanatçı ile birlikte olmak çok heyecan verici. Kimden bahsediyoruz, tabi ki Haldun Dormen’den.
İnsan kaç yaşında olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun, geriye dönüp baktığında önemli olan, yaşadıkları ve biriktirdikleridir. Bu birikimler ve deneyimler paha biçilemez niteliktedir insan için. İşte Haldun Dormen de hayatında büyük bir servete sahip olan ender kişilerden bir tanesi. Bizde ustanın sanat yaşamını kendi ağzından dinlemek için tutuyoruz Medyapım Akademi’nin yolunu.

Biraz da zor buluyoruz Medyapım Akademiyi, Levent'i çok iyi bilmeyen biri olarak, ama sonunda buluyoruz. Öğreniyoruz ki Medyapım Akademi, artık esas Medyapım binasına taşınacakmış. Söyleşimizi Medyapım Akademi'nin arka bahçesinde yapıyoruz. Gerçekten de güzel bir yer, onca bina yığınlarının arasında yemyeşil bahçesiyle insanın içini aydınlatıyor adeta. Biz sordukça anlatıyor Haldun Dormen. Biz de ustanın anlattıklarını sizlere aktarıyoruz. Söyleşimizin sonunda bizi tek tek uğurluyor kapıdan. Ve böylece kendisine olan hayranlığım bir kat daha artıyor günün sonunda.


Kendimi yönetmen olarak görüyorum.


Dormen tiyatrosundan sonra mı Medyapım Akademi’de eğitim vermeye başladınız?
Dormen Tiyatrosu da olsa buraya başlardım. Konservatuardan ayrıldıktan sonra, okulda ders vermek istiyordum zaten. Burası olmasa başka yerde olurdu mutlaka, konservatuarda ya da tiyatro okulunda ders verebilecektim. Dormen Tiyatrosu’nun kapanmasıyla pek bir ilgisi yok ders vermemin.

Şöyle bir süreç var mı insanlar oyuncu olarak başlıyıp, doydukça yönetmen olmaya başlıyor, daha da doyunca eğitmen mi olmaya karar veriyorlar? Hangisi daha keyifli oynamak mı, yönetmek mi?

Ben üçüne birden başladım. Oyuncu olacağım veya yönetmen olacağım diye başlamadım. 22-23 yaşında hepsine birden başladım. İster istemez eğitmen oldum. Amerika’dan buraya geldiğim zaman, elli yaşındaki insanlara, yani benden büyük insanlara eğitmenlik yapmak zorunda kaldım. Eğitmenlik benim yaşamımda otomatikmen gelişti. Ben aslında kendimi yönetmen olarak görüyorum. İlk işim yönetmenlik, sonra oyunculuk, sonra eğitmenlik. Ama eğitmenlik yapmadan da yaşayamam galiba. Üçü birden ayrılmaz bir parça haline geldi.

Tiyatroya ellili yıllarda başladınız nasıl olduda oyuncu olmaya karar verdiniz? Bu işe nasıl başladınız?

Karar vermedim öyle doğdum diyorum ben. Öyle büyüdüm öyle doğdum. Ailemde tiyatrocu da sanatçı da yoktu ama sanata meraklı bir aileydi benim ailem. O dönemler şehir tiyatroları çok önemli durumdaydı, Muhsin Ertuğrul dönemiydi. Tiyatro çok parlak dönemini yaşıyordu ama çok fazla tiyatro yoktu. Özel tiyatrolar yoktu, bir süre sonra Muammer Karaca oldu, bizim daha sonra girdiğimiz Ses Opereti vardı.. Ben daha çok sinemadan etkilendim herhalde. Gördüğüm müzikallerden müzikal türlerden etkilendim. O zamanlar tiyatrocu olacağım diye bir şey yoktu tiyatrocu sinemacı olacağım diyordum tam ayıramıyordum çok küçük olduğum için. Ama yine sanatçı olmaya kararlıydım hiç başka bir şey düşünmüyordum.


O zaman ki tiyatro seyircisinin ilgisi nasıldı? İstanbulda geçen yaklaşık yarım asırlık dönemde İstanbul da çok değişti, seyirci de çok değişti, tiyatro sayısı arttı siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Tiyatroya giden insanlar çok kültürlü insanlardı. Rumlar ve diğer azınlıklar çoktu. Mesela ben 70li yıllarda Atina’ya gittiğim zaman beni tanıyan pek çok insan çıktı orada. Demek ki uzun bir süre büyük seyircilerimiz onlarmış. Ama seyirci sayısı çok derken de şöyle bir durum vardı. Mesela ben çocukken Yaprak Dökümü ilk yüz temsili yapan oyundu. Hatırlıyorum afişler çıkardı her tarafta ilk defa 100 temsil yapan oyun diye. Eskiden Şehir Tiyatrosunda haftada bir oyun değiştirirlermiş. Yavaş yavaş bu hale geldik.

Peki, Amerika’ya gitmek o dönemde radikal bir karar gibi gözüküyor. Nasıl karar verdiniz?

Şöyle oldu. Tunç Yalman ve Şirin Devrim vardı Robert kolejli. Okulun bütün büyük rollerini onlar oynardı. Ben Galatasaray’daydım duyardım onların başarısını. Sonra bende Robert koleje gittim ortaokul bittikten sonra. Gitmemin sebebi gizli emellerimi gerçekleştirmekti. Babamda iş adamıydı Amerika ile İngiltere ile iş yapıyordu. Benim İngilizce öğrenmemi Fransızcaya tercih ettiği için beni Amerika’ya gönderdi. Ben de kendi emellerim için gittim. Biz gizli bir şekilde anlaştık farkında olmadan. Orada kolejli yıldızın biri Tunç Yalman’dı. O Yale üniversitesine gitti. Benim için Yale üniversitesi o zaman Amerikanın en iyi tiyatro okuluydu. Üç senede master veriyorlardı. Şirin Devrim de oradaydı. O zaman sınavla almıyorlardı. Referans mektuplarıyla alıyorlardı. İki tane Amerikalı hoca bana çok güzel referans mektupları verdiler onunla girdim ben. Rahat bir şekilde girmiş oldum o zaman, şimdi olsa bayağı güç galiba. Amerika benim kafamda gidebilirsem hayallerimi gerçekleştirmiş olacağım bir yerdi, oldumda.


[b]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: Geri: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyPtsi Ocak 25, 2010 5:21 pm

Ben gösteri sanatının insanıyım.

Amerika’dan döndüğünüzde orada yapılan tiyatroyla ülkemizde yapılan tiyatro arasında farklılıklar var mıydı sizce?
Ben aralarda gelirken Türkiye de tiyatroya gitme vakti bulamıyordum. Kışın geldiğimde Küçük Sahne’ye girdim. Küçük Sahne de bazı şeyler bana çok değişik geldi. Okulda hocalık yapmaya başladıktan sonra konservatuarda çok değişiklik olmadığını gördüm. Yale’de üç sene okudum bir tek şey bana çok ters geliyor. Üç sene okudum, üç sene master aldım. Burada master’a bakınca altı sene okumanız gerekiyor. Bence dört yıl konservatuar eğitimi çok çok uzun, gerek yok vakit kaybediliyor çünkü. Bir an önce sahneye, seyirci karşısına çıkmak lazım. Oyunculuk sahnede öğrenilen birşeydir. Yale de bizim senede 100 tane oyunumuz sergilenirdi. 100 tane oyunun 60’ında ya oyuncu olarak, ya figüran olarak, ya dekoratör olarak mutlaka bulunurduk.

Peki, burada verdiğiniz eğitinin süresi yeterli mi? Bu eğitim sonunda aldığınız sonuçlardan memnun musunuz?

Buradaki workshop gibi. Önceden dört ay veriyorduk, bu sene yedi aya çıkarttık eğitim süresini. Mümkün olduğu kadar çabuk bir şeyler öğretmeye çalışıyoruz. Mutlaka ve mutlaka herkesi sahneye çıkartmaya çalışıyoruz. Şarkı söyletip, dans ettirip, sahneyle iç içe olmalarını sağlıyoruz. Buraya çok farklı talebeler geliyor. Özel bir kurum olduğundan şimdilik seçme de yapmıyoruz alırken. Buna rağmen bazı öğrencilerimiz iyi oyunlarda, iyi sahnelerde çıkıyor. Bir öğrencimiz dört aylık eğitim almış olmasına rağmen, Asuman Dabak Tiyatrosunda başrollerden birinde çıkacak. Hem de çok başarılı, bu çok gurur verici bir şey benim açımdan. Bizim birçok öğrencimiz iş bulabiliyorlar o bakımdan çok memnunuz. Televizyonla bir ilişkim olamadı ama, yeni taşınacağımız yer Medyapım’ın altında olacağından, öğrenciler için daha avantajlı olacak. Ben öğrencilerin TV’de de şanslarının olmasını istiyorum.

Tam repertuar tiyatrosuydu Dormen Tiyatrosu, o yüzden herkes bizden yetişti.

Siz TV de bir proje yapmayı düşünmüyor musunuz?
Bana teklif edilen üç tane proje var şu anda. Üç projenin bir tanesi dizi, bir tanesi konuşma programı, bir taneside çok hoş bir program Norveç'ten alınmış burda yapmaya çalışıyorlar.

Tiyatro, sinema ve TV den hepsini yapmış biri olarak, siz en çok hangisini yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

Ben gösteri sanatının insanıyım. Amerika’da çok hoş bir laf var : Show Business. Ben öncelikle tiyatrocuyum. Ama para kazanmak için televizyon ekranına çıkmak gerekiyor. Televizyonu da para kazanmak için düşünmüyorum, seviyorum. Mesela ben Dadı dizisinden çok şey kazandım. Beni çok popüler yaptı, çok sevdirdi halka. O da ayrıca çok hoşuma gidiyor. Ben geçen gün Hollanda da bir dizide oynadım. Orda, inanılmaz kötü bir adamı oynadım. Oynadığım kötü karakterlerde çok azdır. Oynadığım 200 tane falan rol vardır. Bir kere Hollywood’da çok gençken bir katil oynamıştım, burada Küçük Sahne’de Fare Kapanı’nda bir katil oynamıştım ama bu felaket bir adam. Bir iş adamı, insanları kaçırtıyor, öldürtüyor, işkence yaptırıyor… İlk defa böyle bir rol oynuyorum. Ben daha çok komedi oynuyorum. Bu rol önce garip geldi ama sonradan hoşuma da gitmedi değil.

Komedi kendi tercihiniz mi yoksa önünüze gelen projeler hep bu tarzda mıydı?
Tesadüf diyelim biz. Bi rde ben hayatı komik gördüğüm için, kendimle de çok alay ettiğim için seviyorum komedi oynamayı. Biraz daha gülerek bakmamız lazım hayata…

Kendi repertuarlarımı; birincisi seyircinin beğenisini düşünerek, ikincisi elimdeki oyuncuları düşünerek oluştururdum. Yani elimde olmayan oyunculara göre bir şey seçmek istemem. Rolleri Altan Erbulak’a göre, Metin Serezli’ye göre, kendime göre, Ayfer Feray’a göre seçerdim. Bizde hiç kimse devamlı başrol oynamazdı. Tam repertuar tiyatrosuydu Dormen Tiyatrosu, o yüzden herkes bizden yetişti. Bizim tiyatromuz aktörlere yönelik bir tiyatro olduğu için, daha çok aile tiyatrosu gibiydi. Aktörler ön plandaydı, ben ön planda değildim, hep beraber ön plandaydık. O çok önemliydi. Gülriz Sururi tiyatrosu Güliz Sururi tiyatrosuydu, Gülriz Sururi oynardı başrolde. Kenter tiyatrosunda Yıldız Kenter’le Müşfik oynardı diğer insanlar çok fazla başrol oynamazdı. Dormen Tiyatrosu, Dormen Oyuncuları Tiyatrosu’ydu. O çok büyük bir fark, diğer tiyatrolara göre. Zeki Alaysa, Metin Akpınar Tiyatrosu başrolünü onların oynadığı bir tiyatroydu geri kalanları yardımcı oyuncu olarak rol alırlardı. Mesela Piyanist’te Erol Günaydın başrol oynuyordu, ben küçük bir oynuyordum. Zafer Madalyası’nda Metin Serezli başrol oynuyordu, benim ufak bir rolüm vardı. Aile tiyatrosu, okul tiyatrosu gibiydi, o yüzden Dormen Okulu diyorlar şimdi. Bizde herkesin sırası geliyordu başrol için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: Geri: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyPtsi Ocak 25, 2010 5:22 pm

Komedi oynamak mı zor yoksa diğer türleri oynamak mı?
Tabii zor olan komedi oynamak. Zamanlama, tonlama çok önemli. bunları yerinde yapamazsanız iyi bir komedi oyuncusu olamazsınız. Özellikle bugünlerde Türkiye’de ağlatmak güldürmekten daha kolay.

Eleştirmenler hem tiyatronun gelişmesi hem de seyircilerin tiyatroya ilgi göstermesi için çok önemli. Sizce Türkiye’de tiyatro alanında eleştirmenlik mekanizması çalışıyor mu?

Bence yeterince eleştirmen yok. Ben Hürriyet gazetesine de çok kez önerdim, bir köşe yapalım, tiyatrolar hakkında bilgi verelim dedim ama kabul ettiremedim. Sadece 1-2 gazetede tiyatro eleştirilerine ara sıra rastlıyoruz. Ayrıca, eleştirmen olmak farklı bir konu. Beni eleştirecek kişi önce benden iyi tiyatroyu bilmeli. 1-2 kişi haricinde eleştirmen yok.. Ben bir dönem Milliyette köşe yazısı yazdım, orada da beğendiğim oyunları insanlara tavsiye ederdim. Ama ben profesyonel oyuncuyum, benim eleştiri yapmam doğru olmaz.

sponsor çok önemli...

Türkiyede ki tiyatro yazarları hakkında ne düşünüyorsunuz?
60'lı yıllarda çok fazla yazar çıktı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada. Sonra birden duraklamaya girdi. Şimdi ise tek tük adam çıkıyor bizde de tek tük çıkıyor. Oyun bulamamaktan hep aynı oyunlar tekrarlanıyor. Ben Broadway’e bakıyorum hiç yeni bir oyun yok. Varsa da çok çok az sayıda. Londra'da yok, Paris'te yok. Doğru dürüst bir oyun yok. Bana bir oyun aranıyor Tiyatro Kedi de oynayacaktım provalara başladık ama istedikleri gibi olmadığı için kalktı. Şu anda bana göre tiyatro aranıyor ama benim oynayabileceğim yeni bir oyun yok.
Metin üzerinden değil de, tamamen olaylar üzerinde giden “Çağdaş Tiyatro” hakkında düşünceleriniz neler?
Çağdaş tiyatrolar var. Broadway tiyatroları vardır bide Off-Broadway ben de bizimkilere Off-Beyoğlu diyorum. Ben çok beğeniyorum. İlerde Türk tiyatrosunun geleceği onların elinde. Tiyatro Dot var yeni gruplardan çok beğendim onları. Geçen sezon oynadıkları bir oyun vardı, Böcek, muhteşemdi. Dünya çapında her yerde oynanabilecek ve her yerde eleştiri alabilecek oyunlar oynuyorlar.

Özel tiyatroların yaşadığı seyirci sıkıntısı salon sıkıntısı gibi durumlar söz konusu oluyor. Bunun için yapılacak çözümler nelerdir? Uzun soluklu olması nasıl sağlanabilir?

Türk tiyatrosunun en büyük dezavantajı Türkçe olması. Tabiki Türkçe olacak ama demek istediğim şey şu; biz dilimizden dolayı tiyatronun ne kadar iyi yerlere gittiğini gösteremiyoruz. Tiyatromuz gerçekten çok iyi, Türkiye’nin en iyi şeylerinden bir tanesi tiyatrosu. Şimdi sinema da oraya doğru gidiyor. En son Mahsun Kırmızıgül’ün çektiği filmi (Beyaz Melek’i) izledim çok beğendim. Hemen Mahsun’un telefonunu buldum ve telefon ettim, ne kadar beğendğimi söylemek ihtiyacı hissettim. Bir de en çok beğendiğim şey, ilk defa bir adam bu kadar para sarf edip film yapıyor ve kendisini ortaya atmıyor. İşte Dormen Tiyatrosu’nun yaptığı şey oydu. Yani başkaları da oyuncu Mahsun da oyuncu.
Tiyatronun gelişmesi için sponsor çok önemli. Biz eskiden haftada 9 temsil oynardık kendi kendimizi kurtarıyorduk, para da kazanıyorduk. Hatta tiyatrodan kazandığım paralarla iki film yaptım, orada batırdım bütün paramı o başka. Demek istediğim para kazanıyordu tiyatrolar. Herkes tiyatrodan aldığı parayla çok lüks yaşamasa bile geçiniyordu. Ayfer Feray gibi, Metin Serezli gibi insanlar tiyatrodan aldıkları paralarla geçiniyorlardı. Pazartesi hariç Çarşamba, Cumartesi, Pazar matine her akşam oynuyorduk, her akşamda tıklım tıklım dolu oluyordu salon. Şimdi üç temsili zor oynuyorlar. Şu anda tiyatro seyircisi orta sınıftaki halk. Onların da geçim derdi olunca tiyatroya kim gelecek, zaten üniversite öğrencilerinin çoğu gelmiyor. Orta tabaka halkının da bir özel tiyatroya gelmesi demek ailecek nerdeyse yemeleri içmeleriyle bayağı masraflı oluyor. Adam bir günde o kadar harcama yaparsa nasıl evini geçindirecek. Biraz da bu açıdan düşünmek lazım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: Geri: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyPtsi Ocak 25, 2010 5:24 pm

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ 28735295
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Rapnokta




Erkek
Mesaj Sayısı : 117
Yaş : 31
Nerden : hatay-antakya
Kayıt tarihi : 17/01/10

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: Geri: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyPtsi Ocak 25, 2010 5:26 pm

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ 92280990


Röportaj: Yasemin Aktaş
yasemin@tiyatrodunyasi.com
Fotoğraflar : Sevcan Demirer
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tiyatrogenclik.tr.tk
Admin
Admin
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 107
Yaş : 31
Nerden : ANTAKYA
Kayıt tarihi : 07/01/09

HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: Geri: HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ   HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ EmptyÇarş. Ocak 27, 2010 11:30 am

Cok Güzel Bilgiler ve röportajlar... sagol paylaşımın için
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://tiyatrokarnaval.yetkin-forum.com
 
HALDUN DORMENLE RÖPORTAJ,ŞÖYLEŞİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Haldun dormenle röportaj
» haldun dormen resimler....
» NEJAT İŞLER RÖPORTAJ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TiYaTRo KaRNaVaL :: Tiyatrocularla İlgili :: Tiyatrocuların Resimleri-
Buraya geçin: